Ekonomi

Kavcıoğlu: ‘Liraizasyon’ tüm unsurlarıyla devam edecek

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Lideri Şahap Kavcıoğlu, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaştırılması amacıyla Liraizasyon Stratejisinin tüm unsurlarını uygulamaya devam edeceğini söyledi.

TCMB’nin “Finansal İstikrar Raporu” yayınlandı.

Raporun giriş bölümünde değerlendirmelerde bulunan Kavcıoğlu, “Liraizasyon Stratejimiz çerçevesinde 2022 yılı başından bu yana attığımız tüm adımlar, finansal istikrarın yanı sıra kalıcı fiyat istikrarını da sağlayacak bir bakış açısıyla şekilleniyor. Bu kapsamda, Türk Lirası’nın finansal sistem içindeki payının kalıcı olarak artırılmasını ve ülkedeki tüm yatırım ve ticaret işlemlerinin Türk usulüne uygun olarak yürütülmesini hedefliyoruz. Attığımız adımlar sonuç vermeye başladı” dedi.

Kavcıoğlu şöyle devam etti:

“Bilançolardaki liraizasyonla birlikte reel sektör firmalarının döviz durumu istikrarı iyileşirken, hanehalkının finansal varlık kompozisyonunda Türk lirasının payı önemli ölçüde artıyor. Bu sayede şirketlerin ve hanehalkının finansal dayanıklılık göstergeleri güçlü kalmaya devam ediyor. Uygulanan amaca yönelik kredi politikaları ile kredi kompozisyonu hedeflenen yönde değişmiş, net ihracatçı firmaların ve KOBİ’lerin toplam krediler içindeki payı artırılmıştır. desteklenmiş ve şirketlerin finansman maliyeti kanalından finansal transfer etkinliği güçlendirilmiştir.

Bankacılık şubesinin operasyonel kalitesindeki iyileşme, tüm kredi türlerinde ve kredi riski göstergelerinde gözlenmektedir. Bölümün mevduat ağırlıklı fonlama yapısı ve güçlü likidite tamponları, olası likidite şoklarına karşı dayanıklılığını desteklemektedir. Bankalar sermaye yeterlilik oranlarını yasal limitlerin üzerinde tutmaktadır.

TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir biçimde kurumsallaşması amacıyla Liraizasyon Stratejisini tüm unsurlarıyla uygulamaya devam edecektir. Politika faizi, amaca yönelik kredi ve likidite politikaları ile üretim ve cari fazla kapasitesindeki gelişim süreci desteklenecektir. Arz kapasitesini artıracak finansal koşullar ile mevcut istikrar kalıcı fiyat istikrarı ile uyumlu bir yapıya kavuşturulacaktır. Liraizasyon adımları ve çeşitlendirilen rezerv yönetimi, Türk Lirası odaklı finansal istikrarın tesisine katkı sağlamaya devam edecektir.

Liraizasyon Stratejisinin ekonomimizin dayanıklılığını artırarak finansal istikrara katkısı, Yüzyılın Felaketi Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin yaralarının hızla sarıldığı dönemde daha da belirgin hale geldi. Bu vesileyle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyor; Deprem sonrası millet olarak gösterdiğimiz yardımlaşma ve dayanışma ruhunun artarak devam etmesini temenni ediyorum.

Finansal istikrara ilişkin mevcut durum ve görünüm ile yurt içi ve yurt dışı makroekonomik gelişmeleri içeren Finansal İstikrar Raporumuzun 36. sayısının tüm okurlarımız için hayırlı olmasını dilerim.”

TL’NİN AĞIRLIĞI ARTIRILMAYA DEVAM EDİYOR

Raporda, Liraizasyon Stratejisi çerçevesinde alınan karar ve uygulamalarla TL’nin kamu, hanehalkı, reel sektör ve banka bilançolarındaki ağırlığının artmaya devam ettiği belirtildi.

Raporda yer alan özet bilgiler şu şekildedir:

“Hanehalkı borçluluğundan kaynaklanan düşük risk seviyesi korunuyor.

Reel segmentin borç/aktif oranındaki ve döviz açık pozisyonundaki yumuşama sürüyor.

Hedeflenen kredi politikalarının ardından KOBİ’lerin, ihracat ve yatırım kredilerinin TL ticari krediler içindeki payı artarken, KOBİ’lerin ve ihracatçı firmaların finansmana erişimi güçleniyor.

Bankacılık sektörünün etkin kalitesindeki iyileşme tüm kredi riski göstergelerine yayılmıştır.

Bankalar likidite şoklarına karşı yeterli ve güçlü likidite tamponlarına sahiptir.

Bankaların uluslararası piyasalardan borçlanma potansiyeli yüksek olup, dış borçlar ihtiyaç oranında yenilenmektedir.

Bankalar yasal oranlar dahilinde ve sınırlı düzeyde döviz statüsü taşımaktadır.

Yasal oranların oldukça üzerinde tutulan sermaye tamponları sayesinde bankacılık şubesi olası risklere karşı güçlü konumunu korumaktadır.

GENEL DEĞERLENDİRME

Raporun genel değerlendirme bölümünde şu bilgilere yer verildi:

“Türkiye’de emsal ülkelere göre oldukça düşük olan hanehalkı borçluluğunda düşüş eğilimi devam ediyor. Hanehalkı finansal borcunun büyük bir kısmının gelir oynaklığı olan düşük fiyatlı kesimle ilgili olması hanehalkını azaltan bir unsur olarak öne çıkıyor. Bankacılık sisteminden kaynaklanan kredi riski Hanehalkının finansal varlık kompozisyonunda TL TL cinsinden varlıkların ve mevduat dışı finansal araçların ağırlığı artmaya devam ederken mevduatın liralaşma oranı artma eğilimindedir Bankaların artan mevduatta liralaşma hedefinin gerçekleşmesi bu eğilimin devam edebileceğine işaret etmektedir.Hanehalkı hisse senedi, yatırım fonu ve emeklilik sistemleri gibi mevduat dışı finansal varlıklara yatırımlarını artırmış, birikimlerini çeşitlendirmiştir.

Reel sektörün finansal borç/finansal varlık oranı son 10 yılın en düşük seviyesine gerilerken, firmaların likidite, karlılık ve borç ödeme göstergelerindeki olumlu seyir devam ediyor. Bölümün pasifinde TL’nin payı artarken, şirketlerin TL cinsinden borcu ağır. Şirketlerin aktif kompozisyonunda TL cinsinden aktiflerin payı da artmakta, toplam ve kısa vadeli döviz durumundaki yataylaşma eğilimi korunmaktadır.

YP kredi kullanan firma sayısındaki düşüş eğilimi devam ederken, firmaların YP borçlarını ihracat gelirleri ile karşılama oranı yükseliyor. Firmaların kur riskini azaltan bu unsurlar aynı zamanda reel şubenin kur riskini de sınırlandırmaktadır. Bu dönemde, net ihracatçı firmaların ve KOBİ’lerin TL kredi kullanımındaki paylarının, amaçlı kredi politikalarının da etkisiyle artma eğiliminde olduğu görülmektedir. Firma bilançoları ise güçlü likit varlıkları ile olası şoklara karşı dayanıklılığını koruyor. BİST’te işlem gören şirketlerin kârlılık göstergeleri tarihsel ortalamalarının üzerinde yer alırken, finansman maliyetlerinin düşmesiyle birlikte şirketlerin borç ödeme gücü göstergelerinde bariz bir iyileşme görüldü.

Potansiyel büyümeyi ve cari denge istikrarını sürdürülebilir seviyelerde kalıcı olarak desteklemek amacıyla uygulanan amaca yönelik kredi politikası sonucunda, kredi kompozisyonunda hedeflenen yönde bir değişim yaşanmaktadır. KOBİ, esnaf, tarım, ihracat ve yatırım gibi ihtiyaç kredilerinin TL ticari krediler içindeki payı artmaya devam ediyor. Bu gelişme, büyüme kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payının artmasına ve yapısal cari açığın azalmasına katkı sağlamaktadır. Kredilerin ekonomik aktiviteyi yatırımı, ihracatı ve potansiyel büyümeyi destekleyecek şekilde karşılaması büyük önem taşımakta ve alınan tedbirlerin etkileri yakından takip edilmektedir. Faiz oranlarına kıyasla ihtiyaç kredilerinin teminatlı tesis uygulamasına dahil edilmesinin ardından tüketici kredisi büyümesinin yavaşlamaya başladığı görülmektedir. Finansal transfer mekanizmasının işleyişini desteklemek için atılan adımlar sonucunda TL ticari kredi faiz oranları net bir şekilde politika faizine yakınsamıştır.

Bankacılık şubesinin operasyonel kalite göstergeleri iyileşmeye devam etmektedir. TGA bakiyesinin yatay seyretmesine ek olarak, TGA büyümesinin de etkisiyle TGA oranı gerilemeye devam etmekte ve söz konusu düzleşme tüm kredi alt türleri ve segmentlerinde görülmektedir. TGA oranının yanı sıra yakın takipteki kredi oranı ve yapılandırılmış kredi oranı da cari Rapor döneminde düşüş göstermiştir. Yakın izlemedeki kredilerin önemli bir kısmı takipteki kredilerden oluşmaktadır. Bankaların salgın döneminde tedbir olarak artırmaya başladığı kredi karşılık oranları artmaya devam ediyor.

Bankacılık segmenti, güçlü döviz likidite tamponlarına sahiptir. Bankaların fonlama kompozisyonunda dış borcun payı tarihi düşük seviyelere gerilerken, mevduat yükü de artmaya devam ediyor. Mevduata dayalı fonlama yapısının yanı sıra TL’nin bilanço içindeki payının artması şubenin likidite görünümünü desteklemektedir. Nitekim, likidite karşılama oranı ve istikrarlı bir fonlama göstergesi olan kredi/mevduat oranı gibi kısa vadeli likidite göstergeleri olumlu görünümü korumaktadır.

Bankalar sağlam bir bilanço yapısı sürdürürler. Sabit faizli kredilerin banka bilançolarındaki payı azalırken, uzun vadeli sabit faizli menkul kıymetlere yönelim devam etti. Öte yandan, bankaların TL etkin yükümlülükleri bir önceki Rapor dönemine göre önemli bir değişim göstermemiştir. Mudilerin TL mevduata eğiliminin güçlenmesiyle birlikte bankaların bilanço açıklarındaki düşüş sürüyor. Bankalar döviz pozisyonlarını yasal oranların oldukça altında tutuyor.

Bankacılık segmenti karlılığı sermayeyi desteklemeye devam ediyor. 2022 yılı boyunca ılımlı seviyelerde seyreden TÜFE’ye endeksli menkul kıymet getirileri ve fonlama maliyetleri net faiz marjı kanalıyla segment kârlılığını desteklemiştir. Son dönemde TL mevduat faizlerindeki artışla birlikte net faiz marjı yatay bir seyir izledi. Ancak, bankalar sermaye pozisyonlarını güçlendirmiş ve sermaye oranlarını yasal limitlerin üzerinde tutmuştur. Yasal oranların üzerinde tutulan fazla sermaye ve serbest yedekler, bankacılık bölümünün olası risklere karşı güçlü bir konumda olmasını sağlamaktadır. “

hanakhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu